11 Ocak 2014 Cumartesi

Temel Tasarım Final Projesi

Kaç aydır açık aslında bu blog ama bi türlü fırsat bulup bişeyler yazıp paylaşamadım. Zor geldi. Ödevlerden başımı kaldıramadım. Bilgisayarım iğrenç. Hazır yapacak bir şeyim yokken bu işe bir el atayım dedim.

Ben Emre, Dokuz Eylül Üniversitesi'nde Şehir ve Bölge Planlama 1. sınıf öğrencisiyim. Yani okulda ve bölümde daha yeniyim. Aslında bu bloğun amacı yaptığım ödevleri, derslerden birşeyler anlatmaktı ama olmadı. Belki bundan sonra paylaşabilirim bölümle ilgili bir kaç birşey.

Biraz bölümden bahsedeyim.
Neden mi ŞBP (Şehir ve Bölge Planlama)? İnanın ki ben de bilmiyorum. Liseden mezun olduğum yaz bir arkadaş grubuyla otururken arkadaşımın bi arkadaşı "Berna" bana ŞBP okuduğunu söyledi. "Aha, benim de bunu okumam lazım!" diyip bir sene daha hazırlandım. "Sonuçta şehir tasarlarım yahu ne olabilir ki" diyip hiç araştırmadım bile bölümü.

Ama bölüme başlayınca anladım ki adama ilk günden şehir tasarlattırmıyorlar. Hatta öyle dersler görüyoruz ki "Allasan bunları şehri planlarken neresinde kullanıcaz" diyebiliyorsunuz. Sonradan öğreniyorsunuz ki bunları hiç bir yerde kullanmıyormuşuz. Sadece bakış açımızı genişletiyorlar, bu da önemli birşey bence.

Temel Tasarım dersinde dönem boyunca o kadar saçma(biz öğrencilere göre saçma, hocalara göre çok önemli) ödevler-uygulamalar yaptık ki bunun da finali olmalıymış. Zaten heyecanla final projesinin verilmesini bekliyordum. Projelerin verileceği gün heyecanlıydım. "Acaba kimlerle grup arkadaşı olsam, acaba konu ne..." diye milyon tane saçma sorular geçiyordu kafamda. Önce öğrendik ki proje gruplarını kendimiz seçemiyormuşuz. Bu, bu seneye özel birşeymiş. Şaşırdım, şarşırdık, şaşırdılar.

"Hocam, olmaz öyle şey. Hocam, yapmayın. Ama hocaaaaam..." derken kabul etmek zorunda kaldık seve seve. Sırayla gruplar açıklandı. Grup arkadaşlarımı öğrendim. Grup arkadaşlarımdan bir Ezgi'yi iyi tanıyordum, 90 kişilik sınıfta görmediğim insanlar bile var.

Sonra konu açıklandı. Geçen sene Türkiye'den şehirleri tanıtmalarını istemişler, bu sene ise İzmir'den sokakları istediler. Her gruba hangi sokak geldiğini öğrendik. Bizimki de Karşıyaka'da Girne Caddesi'ymiş. Bunu çarşamba günü söylediler, cuma günü ise tasarım dersimizin olmadığını söylediler.Biz de grupça caddemize bakmaya gittik.

Caddedeki insanlarla röportajlar yaptık, muhtarlarla konuştuk, fotoğraf-video çektik. Stüdyoda sabahladık, sabahğın 5'inde okulda saklambaç oynadık. Ve sonunda final projemizi bitirip jüriye çıktık.


Posterle başlayalım. Temamız AKIŞ. Evet, akış. Trafiğin yoğun olduğu, İzmir'in ana caddelerinden hatta en büyük 2. caddesi. (Keşke fotoğrafı daha güzel çekebilseymişim.) Poster'deki sağ ve sol bloklar binaları temsil ediyor, renkli levhalar ise tabela kirliliğini. Caddemizde çok fazla dükkan var da. Ortadaki aksımız da akışı temsil ediyor. 


Bu da analiz paftamız. Caddedeki önemli yerleri göstermek istedik.


Bu da kartvizit-analiz paftamız. Caddedeki dükkanlardan aldığımız kartvizitlerle caddede bulunan dükkanları belli ederek, yaya ve taşıt akışını göstermek istedik.


Tasarım İlkeleri Paftası. Burada caddede gözümüze çarpan, derste öğrendiğimiz tasarım ilkerinden bir kaçını gösterdik. 


Soyutlama Paftası. Bu paftada da sokaktaki akışı soyutlardık. Sarı boyalı yerlerle engellilerin akışı, ayak izleri ile yaya akışı, sarı-kırmızı iplerle de taşıt akışını soyutladık.


Son olarak Logo ve Duygu Soyutlama Paftası. Caddenin akışını temsil ettiğimiz aksı logoda da kullandık. Cadde önceden dere yatağı olduğu ve şimdi de betonarmeleştiği için gri ve yeşille boyamayı tercih ettik. 
Duygu soyutlamasında ise caddeyi çocukların, yaşlıların, sürücülerin ve esnafın gözünden soyutlamaya çalıştık.

Ve jüriye çıktık. Jürimiz güzel mi geçti, kötü mü geçti emin değilim, umarım güzel geçmiştir ve notlarımız iyi gelir.


Ve bir de röportajlarımızdan oluşan videomuz vardı.